YENİDEN BULUŞTUĞUMUZ MİNYATÜR

Altmışlı yıllarda duvarlarımızda renkli kuşe kâğıtlara basılmış takvimlerden başka bez üzerine basılan takvimler de vardı. Bankalar promosyon olarak cep ajandası vb. hediyeler dağıtırlardı. Sümerbank ise yağlı boya tablo ve minyatürleri bez üzerine tıpkıbasım olarak takvim şeklinde hazırlatırdı.

Babamın her yılbaşında getirdiği takvimi annem bir öncekinin yerine asar, eskisini atmaz,  bu seçkin sanat eserleri yastık kılıfımıza dönüşürdü. Önceleri ünlü ressamların tabloları duvarlarımızı süslerken,  sonraki yıllarda minyatür sanatımızın meşhur sanatçılarının yorumladığı tablolara bakardık. Ressamının Namık İsmail olduğunu sonraları öğrendiğim, harman yerinde öküzleri ile ekin sapları içinde bir köylünün ayakta testiden su içtiğini gösteren tablosu hafızamdadır. Tarihî önemi olduğunu düşündüğümüzden yıl boyu duvarımızda asılı kalan minyatürle tanışmamıza Sümerbank’ın o günkü kültür, sanat ve tarihimize önem veren idarecileri vesile oldukları için müteşekkirim. O günlerde önemini pek fazla bilemediğimiz minyatür sanatının kıymetli örneklerinden oluşmuş özgün motiflerin seçildiği takvimlerin kıymetini bilemediğimizi de itiraf olarak kabul ediniz.

Yıllar sonra Türkiye Yazarlar Birliği’nde Bekir Soysal ağabeyle tanıştığımda minyatürün geleneğimizdeki yerini ve önemini kavradım. Erzurum insanının karakterini ve duruşunu taşıyan Bekir ağabeyin şehirli kültürünü giyim-kuşamdaki hassasiyetini, sanat ve sanatçılara ayırmaksızın bakışını, yol büyüklüğünü söylemekle saygımı kazandığını da bu vesileyle söyleyebilirim. Onun Türkiye Yazarlar Birliği’nin tertiplediği Türkçenin Uluslararası Şiir Şölenleri’nde sanat yönetmenliğini yakından takip ederken özellikle de şölenlere iştirak eden şairler için hazırladığı Beratların başlı başına sanat eseri olduğunu belirtmeliyim.

Bekir Soysal şölenin tertiplendiği coğrafyanın tüm özelliklerini minyatür sanatçılarına yorumlatarak şölenin icra edildiği ülkelerin tanıtımına destek sağlarken öte yandan klasik sanat uygulamasıyla geçmişimizle köprüler attığını düşündüğünü böylesi bir yazıda hatırlattıktan sonra bugüne kadar tanışmadığım Buharalı minyatür sanatçısı Cihangir Aşurov’dan söz etmek istiyorum. 

Onu da Ankara’da sanat faaliyetlerini sürdüren tezhip sanatçısı dostum Alim Korkmaz’ın 2015 senesinde Ahmed Yesevî Üniversitesi için hazırladığı prestij kitaptaki minyatürlerinden tanıdım. Kitapta minyatürleriyle göz dolduran Aşurov, Yesevî’yi kendi ilham çizgileriyle yansıtırken tasavvuf objeleriyle de söyleyeceklerini tamamlamış.

British Museum ve Victoria & Albert Museum gibi kurumlar ile ABD, Avrupa, Türkiye ve Moğolistan’daki çeşitli özel koleksiyonlarda eserleriyle yer alan Aşurov’un Sovyetler zamanında unutulan minyatür sanatını yaşatmak için gösterdiği çabayı eserlerindeki savaş, tören ve şölen sahnelerini Orta Asya’nın birçok şehri ile Amerika ve Avrupa’nın önemli galerilerinde sergilendiğini de yazımızı hazırlarken öğrenmiş olduk.

Minyatürü günümüz insanıyla buluşturan sanatçının minyatürü çağdaş dünyanın sanatı olması için Matrakçı Nasuh’tan bugüne kadim gelenekle kurulan ilişkiyi sürdürerek tarihimize ve geleneklerimize sahip çıkması bizleri sevindirmektedir.

Buharalı Cihangir Aşurov için sanat eleştirmenleri “Önemli olan tarihteki zenginliklerimizi yâd etmek değil, bu değerleri yenileyerek çağa, insanlığa ve medeniyete yeniden kazandırmaktır” cümlesini kurarken geçmişimizin ihtişamını aksettiren minyatürlü kitapların gerilerde kaldığı şu günlerde bu vadide çığır açan sanatçılarımızın izlerini görünce gelecek kaygılarımız yok oluyor diyebiliriz.

Bir dönem İstanbul’da Klasik Sanatlar Vakfında minyatür dersleri de veren Aşurov, minyatürü kendine has boyama tekniği ve anlatım dili ile çok ince işlemektedir.

Türkçemizde ‘minyatür’ adıyla anılan süreç içerisinde tual, deri, duvar, seramik, kemik, ahşap kutu ve kaplar, ipek gibi farklı malzemelerle bazen abidevi boyutlarda minyatür sanatı örneklerine de rastlıyoruz.

Minyatür yerini çağdaş resme bırakmış ancak geleneksel bir sanat olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Türkiye’de Süheyl Ünver‘in çabalarıyla tekrar gün yüzüne çıkmış minyatür sanatı günümüzde Nilgün GencerGünseli KatoNusret ÇolpanGülbün MeseraGülçin Anmaç ve yetişmekte olan birçok genç sanatçı tarafından icra edilmektedir.

PAYLAŞ?

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.