“Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım / Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım” mısralarının şairinin aşağıdaki mısralarında,
“Çık çıkabilirsen kanın içinden
Domino ve orkide savaşları
Krizantem acı kokar her akşam
Mimoza katran
Benim müziğimin nağmeleriyle
Hangi arya çalar sokaklarımda
Kölenin kalbi yok öyle mi, zalim
Kökü bu yüzden mi kurudu Afrika’nın
Asya bu yüzden mi kötürüm şimdi” ile bilardoyu hayatının merkezine yerleştirdiğini söyleyebiliriz.
Onunla tanışmamız 1993 yılında Türkçenin Uluslararası II. Şiir Şöleni’dir. Erzurum Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde soyadı gibi bir öğretim üyesi Nurullah Genç,
“Ben gurbete düşmüş oğlunum senin
Sen benim uzakta kalmış anamsın
Ben sana yanmazsam, kim sana yanar
Sen bana yanmazsan, kim bana yansın?” diyerek mısralara döktüğü Kazakistan Almatı’da geçen günlerimizi Çuvaşistanlı şaire Raise Sarbi’ye nazire babından “Selamün Aleyküm Kazakistan” diyerek anlatmıştı.
Araştırmacılığı ve hoş sohbetiyle çok sevdiğim Nurullah Genç’in fotoğraf çekme merakı ve bilardo aşkını röportajlarından duydum. Hayata mizahî bakışını “Anadolu Şiir Akşamları” için gittiğimiz Sivas’tan Ankara’ya dönerken otobüs yolculuğunda daha iyi anlamıştım. Hayatla dalga geçmesini bilen, zeki olduğu kadar bilgili ve bir o kadar da duygulu birisidir.
“Omuzlarımda Dünya” diyerek kaleme aldığı hatıralarında özellikle çocukluk ve ilk gençlik döneminde yaşadıklarını sanki evvelce Kemalettin Tuğcu’ya anlatılmış zannettim.
Helvayı da halvayı da nerede diyeceğini çok iyi bildiğini düşündüğüm Nurullah Genç ile kesişen yollarımız çok olmuştur. Onunla geçirdiğimiz dakikalarda aklımızda yer tutmuş güzel hatıraları canlandırırken vedalarımız karşılıklı dualarladır.
Bilardonun terimlerini ve bir bilardo sporcusunun nasıl yaşadığı, davrandığı, hareket ettiği, düşündüğü anları şiirle harmanlayan Genç ‘Bilardo Telmihleri’ adıyla yayınlanan kitabında “Istakanın ucunda
Kanayan bir rüyadır
Ağlayan kadınlara
Yeniden vermek çocuklarını”
Bilardo ıskatasını tutanların bir yolu, bir yönü ve duruşu olduğuna dikkat çeker. Farkındalığı olan gençler yetiştirmek için de dünyadan, ülkesinden, sanattan, spordan haberdar olan gençlerin çoğalması ile mümkün olabileceğini söyler.
Hayatımda ıstaka olmadı. Bilardoyu bilmem. Bir ara heveslenip ıstakayı tuttuğumda masanın çuhasını yırtacağımı düşünerek bilardo salonundan dışarıya davet edildim. Yıllar sonra kaderin güzel bir cilvesi olacak Türkiye Bilardo Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği, hatta As Başkanlığımda milli takımla Almanya, Mısır ve Fransa’da düzenlenen müsabakalarda kafile başkanı oldum.
Bilardonun her unsurunu içeren şu mısralara ne dersiniz?
“Sayıların cazibesinde her dem
Doğru açıyı görmeli insan
Umudun aynasında”
Nurullah Genç bilardonun doğruyu gösterdiğinden dem vurarak umudumuzun kaybedilmemesini bilardo sporuna gönül veren gençlere seslenerek anlatıyor.
“Bir daha düşün
Bir daha
Her baktığında yıpranan duygulara
Aynı noktayı görmeli ruhun
Esnetmeden aşkın ıstakasını
Aynı noktaya vurmalısın kalbinle”
Sosyal muhtevalı sloganik kelimeler mısralarda çarpıcı değil, gizli özne gibi saklandığından şairimiz bilardoyu ve şiiri sevmemizi, ikisinde de bir umut ve bir ayna demektedir. Bilardo aşkını “Bilardo Telmihleri” adıyla yayımlanan kitabında faş eden şair, bilardo kavramı etrafında oyunu ilk öğrendiği günlerden yola çıkarak kazandığı tecrübelerle şiirini inşa etmiş.
Edip Cansever’in “Amerikan Bilardosuyla Penguen” i ile Murathan Mungan’ın “Bilardo Topları” şiirlerine yazıyı hazırlarken rast geldim. Nurullah Genç, kitabının sonunda “Meraklısına Münhasır Birkaç Kelam” başlığı altında dünya ile bilardo masası arasında değişmeceli bir bağ kurmuş ama nasıl söylesem bilemiyorum: Bilardonun kavramlarını hayatla ilişkilendirmesine pek anlam veremediğimden “Ne alaka?” diyorum.
Yorum Yap