Erbay Kücet 20 Aralık 1982 tarihinde, Tarım ve Orman Bakanlığı Personel Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde bir karikatür sergisi açtı. Sergi ‘Kahkaha Değil Tebessüm / AKABE’ ismini taşıyordu. Biz de bir Müslümanın verdiği sese ilgisiz kalmamak için gittik, söyleştik.
Sayın Erbay Kücet, önce bize özgeçmişinizden söz eder misiniz?
1955 Ankara doğumluyum. Evli, bir çocuk babasıyım. Eskişehir Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü bitirdim. Halen Tarım Bakanlığı’nda memurum.
Kaç yıldır karikatür çalışıyorsunuz?
Karikatüre 1975 yılında Çaylak mizah dergisinde başladım, 1979 yılında İslam’ı tandım ve dünya görüşümde bir değişim oldu. Bundan sonra çizmeyi bıraktım. Bir yıl süren bu durgunluğuma, 1980 yılında Yeni Devir gazetesinde bir karikatür yayınlatarak son verdim. Şimdilerde çalışmalarım sürüyor.
Bu ikinci serginiz. Birincisini ne zaman, nerede açmıştınız?
İlk sergimi, Gazi Eğitim Enstitüsünde açtım. Yıl 1977. O zamanki çizgilerim, İslam’ı tanımadan önceki görüşlerimi yansıtıyordu.
Karikatürden neler bekliyorsunuz? Bir anlaşma ya da iletişim aracı olarak, bir anlatım biçimi olarak karikatüre nasıl bir işlev tanıyorsunuz?
Bir romancının, bir öykücünün sayfalarca anlatmak istediğini bir çırpıda anlattığım için iletişim araçları arasında, bence önemli bir yere sahiptir karikatür. İslami bir hüviyetle çizmeye çalışıyorum. İslami bir esinle, İslam’ın görüşleri doğrultusunda çizmeye çalıştığımdan, karikatürlerimi bir mermi olarak görüyorum. Bu nedenle halkın bilinçlenmesine ve İslam’a olan ilginin artmasına birer vesile olmalarını bekliyorum.
Dünya ve Türkiye düzleminde karikatür adına verilen ürünlerin bir değerlendirmesini yapar mısınız?
1960’lı yıllara kadar Türkiye’deki karikatür anlayışı, fıkraları resimlemek biçimindeydi. Çağdaş karikatür beraberinde kara mizah anlayışını getirdi. Bu anlayış Türkiye’de 1960’lardan sonra kabul gördü. Bu ürünlerdeki ortak nokta yazısıza ibaresi oldu. Artık şimdilerde bu ibare de kaldırıldı.
Türkiye’deki karikatürleri iki guruba ayırabiliriz. İlk gurubu sulu mizah dediğimiz ve sürekli olarak belden aşağısını çizenler oluşturuyor. Bu gurupta verilen ürünler halka bir şeyler vereceğine onlardan çok şeyler almaktadır. Zaten amaçları da halkın düşün me yetisini iğdiş etmektir. İkinci gurubu da kara mizah anlayışıyla çizenler oluşturuyor. Bu gurupta verilen ürünler, belirli ideolojilerin çizgiye dönüştürülmesidir. Dünyadaki karikatürler de aynı anlayışlarla çizilmektedir. Fakat ‘Demirperde’ ülkeleri daha çok resmi ideolojiye uygun ürünler vermektedirler.
Karikatürde beğendiğiniz, izlediğiniz, etkilendiğiniz çizerler, çizgiler (ekoller) üzerine bizi aydınlatır mısınız?
Etkilendiğim ve izlediğim çizerler, Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk, Bedri Koraman, Hasan Aycın, Mehmet Akyıl, Yalçın Turgut. Dünyadan; Macaristanlı Victor Vaschi, Amerikalı Hoviv.
Karikatürün öteki sanat dallan arasındaki yeri nedir?
Türkiye’de karikatür sanat dalı olarak görülmüyor. Bu nedenle diğer sanatlar arasında yeri yok gibi duruyor. Bence, karikatür diğer sanat dallarına oranla daha önemlidir. Çünkü bir kişi yüzlerce sayfa roman okuduktan sonra oradan sadece bir-iki satırlık bir yer alıyor. Roman, öykü (şiir müstesna) bildiriye elverişli olmadığından, halkın bilinçlenmesinde pek büyük bir katkıları olmuyor. Oysa karikatür bildiriyi çok net ve özlü olarak verebildiğinden diğer dallara oranla önemi büyüktür.
Karikatür ve insan arasındaki bu yakınlık, bu samimiyet nereden kaynaklanıyor?
Karikatür yoruma elverişli olduğundan, ona her bakan kendi yorumunu getirdiğinden orada kendisini bulmaktadır. Bu bir
neden olabilir. Bir de, temelde bütün ideolojiler insanın daha iyi şartlarda yaşamasına çalıştığından, karikatür de bu ideolojileri dile getirmekte bir araç olduğundan, şimdiki durumundan memnun olmayan kişi orada hayallerini, özlemlerini buluyor. Tüm bunlar da karikatürle, insan arasında doğal bir yakınlaşmaya neden oluyor.
Her ikisi de çizgiyi esas almalarına karşın bir karikatürle, bir resim ayrı ayrı şeylerdir. Sizce, karikatürün ve resmin ayrıldığı noktalar nelerdir?
Resim nesneleri olduğu gibi kâğıda geçiriyor, ona ressam daha bariz bir espri katmıyor. Değişik yorumlara açık olacak bir şekilde çizilmiyor. Oysa karikatür nesnelere oldukça net espri ve yorum getiriyor.
Serginizi gezdiğimde şunu gördüm: Karikatürlerinizde işlediğiniz konuların ağırlığını kitap ve televizyon oluşturuyor. Bunun nedeni nedir?
Kitleler arasında en yaygın iletişim aracı kitap ve TV’dir. Bunlar günümüzde işlevlerini yitirmişlerdir. Ya da onlara gerçek işlevlerinden farklı işlevler yüklenmiştir: halkı uyuşturmak, düşünmelerine engel olmak gibi. Ben de bu acı durumu çizgilerimde dile getirmek, söz konusu iki aracın maskelerini düşürmek istedim.
Son olarak sanat çevrelerine, sanatseverlere neler demek istersiniz?
Sanat çevrelerinden dileğim, okuyucuya içinde bulunduğumuz durumu anlatmalarını, amaç neyse ona biran önce ulaşmak için ne yapılması gerekiyorsa yapılmasını, ne anlatılması gerekiyorsa anlatılmasını istiyorum. Gazete ve dergilerimizin de sanatçıların ürünlerini değerlendirerek, onlara yeni bir hız ve yeni bir şevk kazandırmalarını, gençleri kucaklayıcı olmalarını istiyorum. Okuyucudan da, inanıp beğendiği sanatçıları izlemelerini, onlar hakkında zanlardan kaçınmalarını istiyorum. Sanatçıya gereken ilgiyi göstermeliler, onlara maddî ve manevî destek olmalılar.
(Cemal Şakar. Aylık Dergi Sayı:52 Mart 1983)
Yorum Yap