AltındağHacettepe semtinin eski hâlini bilenleriniz vardır. O güzelim tarihî camileri ve Ankara ev mimarisinin seçkin örnekleriyle dolu semtin sokaklarında isteyerek kaybolduğum çocukluk günlerimi düşündüm. Dayıkızım Güleser ablamız müezzinlik yapan Mehmet Hoca ile evliydi. Karacabey Camii lojmanı bahçesinde sebze yetiştirirlerdi.
Karacabey Hamamı’nda yıkandığımız delikanlılık günlerimde saz üstadı Zekeriya Bozdağ’ın müzik aletleri satışı yaptığı dükkânın camekânından göz atar bağlamanın tellerine vurduğunu hissederdik. Gençlerbirliği, Şekerspor, Ankara Demirspor, Ankaragücü, PTT Spor ile top koşturan Hacettepe Spor Kulübü lokalinde futbolcuları görüp arkadaşlarımıza anlatmanın zevkini yaşardık. Doğumevi, yemyeşil sarmaşık yapraklarından duvarı gözükmeyen Cebeci Ortaokulu, Boduroğlu Düğün Salonu, Saray sineması, Marmara gazozlarının üretim yeri, bağlama ve diğer müzik aletleri satıcıları, kuruyemişçiler, bıçakçılar, lokantalar ve bakkaliyeleri de sıralayalım.
Tacettin Dergâhı ve diğer camilerin hazirelerinde bulunan mezar taşlarında Osmanlı Türkçesini okuyamadığımızı itiraf edelim. Cami bahçelerindeki bu kocaman taşlarda neler yazdığını bilemesek de ‘Önemli bir zat-ı muhteremin yatırı’ düşüncesiyle okur üflerdik.
Büyüklerimizden Ankara kabadayılarının mekânı olduğunu duyduğumuz için Hamamönü ve civarında dolaşmanın sakıncalı olduğunu bilirdik. O yüzden ara sokaklarına girmeden Talat Paşa Bulvarı üzerindeki dükkânlardan ihtiyaçlarımızı giderirdik. Gençlik dönemlerimde hakiki kösele ve deriden özenle yapılmış iskarpin sipariş edilirdi. Benim Hacettepe’de ayakkabı yaptırdığım ustanın ‘ermeni’ bir vatandaşımız olduğunu yıllar sonra duymuştum. O ustanın iş ahlakını sonraki yıllarda alışveriş yaptığım birçok esnafla karşılaştırdığımda çoğunun sınıfta kaldığını da belirterek vefamızı göstermenin zamanıdır diyorum.
Melek ile Uzay sinemaları önünde okuma alışkanlığımıza vesile olan Teksas, Tommiks, Teks, Redkit ve Mini Ringo çizgi roman kitaplarının eski sayılarını alıp satardık. Bu arada Nuri Sesigüzel’in türkülerinden yola çıkılarak çekilen ‘Kara Sevda’ tarzı filmlerin halk matinesine bilet bulamayanlar için temin ettikleri sinema biletlerinin üzerine bir miktar koyup satarlardı. Dolmuş ve taksi şoförlerinin akşam yorgunlukları attıkları mek3anlardan biri de Oktay lokantasıydı. Burada yenilen kuru fasulye ve pilavın tadı damaklarımızdadır. Liseyi bitirdiğim sene (1975) Kestane sokağı girişindeki bir hanın giriş katında ‘Arı Reklam’ adı ile tabela imalathanesi açtığımda çocukluk yıllarımın semtinde genç iş adamı (!) müteşebbis olarak esnaflık yapmıştım.
‘Seksenler’ dizisindeki sevilen annenin rol icabı söylediği “SSK olsun, bayramın seyranın belli olsun, hastalık tökellik var” cümlelerini rahmetli annemden duyunca memuriyete başlamıştım.
Hacettepe mi? Altındağ Belediyesi’nin fedakârlığı ile Ankaralıların hoş vakit geçirdiği mekânlar olarak devam ediyor. ‘Kardeşler Çay Ocağı’nı da Niğde Uluağaçlı hısımlarım işletiyor.
Yorum Yap