Doğma büyüme Ankaralıyız… Yazılarımızda arada bir geçmişi hatırlatma babından şehirle ilgili tarihi kırıntılar diyebileceğimiz karalamalarımız olmuştur.
Pek çok Ankara kitabı var. Ankara’yı kitaplardan okumayı sevdiğimden kendime göre kitap arşivimi de oluşturmuştum. Geçmişte Ankara Kulübü üyeliğimiz devam ederken Ankara’ya Hizmet Edenler Derneği (AHİD) ve Ankaralılar Vakfı’nın etkinliklerinde aktif yer aldım. Şehrimizin medar-ı iftiharları ile bu mekânlarda tanıştığımı söyleyebilirim.
Ankara’nın tarihi gelişiminde katkısı olanları hayırla yâd ederken, bugünlerde başkente hizmet edenlere de mesuliyet düştüğünü hatırlatmamız borcumuzdur. Ankara okumalarım devam ederken Ankara ile ilgili tertiplenen panel, konferans ve sergileri takip ediyorum. Ankara Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü bu konuda neler yapıyor bilemiyorum.
Ankara üzerine yazılanları okumayı sevdiğimizi ifade etmiştim. Ankara üzerine yazılmış, çizilmiş ve tasarlanmış arşiv niteliğindeki kitaplarımın tamamını Halil Şıvgın’ın başkanlığı döneminde Ankaralılar Vakfı’na hediye etmiştim.
Ankara’yı yazmak, şehrin ruhunu kavramak ve anlatmanın zorluğunu bilenlerdeniz. İşte bunu Ankaralı D. Mehmet Doğan’ın kaleme aldığı “Ömrüm Ankara/Bir Ankaraşehrengizi” nden okuyoruz.
Ankara’nın tarihine, iktisadına, geçmiş ve kültürel hayatına dair hiçbir yerde yayınlanmamış yazılarından oluşan Doğan’ın ‘Ömrüm Ankara’sını farklı bir rafa yerleştirdim. Ankaralı olmadığı halde Ankara’yı soluklayan ve gönlünce severek yaşadığını yazdıklarından çıkarttığım Necati Yalçın’ın “Yazdığım Ankara” kitabından söz etmek istiyorum. Siparişim sonrasında elime ulaşır ulaşmaz bir çırpıda göz atıp, muhtevası hoşuma giden kitabı uykusuz bir gecede okudum.
Ankara’da doğup büyüyen biri olarak böylesi bir üslubu satırlarına döken yazarı tebrik ediyorum. Gezip gördüğü ve yazdığı mekânlarda çok dolaşmış olmama rağmen yeni bilgilendiklerim de olunca ‘gıpta’ ettim. Ankara’nın çiçeklerini, böceklerini ve dahi mimarisini tarihi gerçekliklerle süsleyerek anlatan Necati Yalçın’la gezenleri de kıskanmama inanç değerlerim engel oluşturdu.
Ankara’nın müzelerini okumuyor dolaşırken objelerin hikâyelerini dinliyorsunuz. Oradan hareketle geçmişe yaptığınız yolculukta tarihi olayların perde ardındaki nedenlerin cevabını aramadan buluyorsunuz.
Gezip gördükten sonra yazdığı yerleri görmemizin iyi olacağını merak uyandıran ifadelerle belirttiğinde o anda kitabı bırakıp gezme arzunuz canlanıveriyor. Samimi duygularıyla kaleme aldığı yazılarla Ankara’yı gözünüz önüne getiren kitabın arka kapak yazısında: “Bu kitabı okuduktan sonra Ankara’yı sadece gezmeyeceksiniz!” uyarısının gerçek olduğunu anlıyorsunuz. Müzeleri dolaşırken tarih, resim, heykel, Ankara Palas’taki balolar, Pembe Köşk’ün ziyafet sofralarına davet edildiğinizin farkına varamıyorsunuz. Çok ilginç çiçekleri ve kelebekleri Antalya’dan sonra ülkemizin ikinci şehri Ankara olduğuna dair belgeleri okuduğumda şaşkınlığım arttı ve Burası Ankara mı? dedim.
Yazarımızla tanışıp, görüşmek ve yazdıklarıyla ilgili hasbihal etmek temennisiyle ‘Ömrüm Ankara’ ve ‘Yazdığım Ankara’ kitaplarını ilk fırsatta okumanızı dilerim.
Yorum Yap